The Great – Catherine The Great Döneminin Perde Arkası

2018’de vizyona giren ve Yorgos Lanthimos’un yönetmen koltuğunda oturduğu The Favourite filmini izlemiş miydiniz? 18. yüzyıl İngiltere’sinde geçen film, Kraliçe Anne (Olivia Colman) ile sarayın ve dolayısıyla kraliçenin gözdesi olmak için yarışan kuzenler Sarah Churchill (Rachel Weisz) ve Abigail Masham (Emma Stone) arasındaki ilişkiyi, saray içinde dönen güç savaşını komedi ekseninde anlatıyordu. Filmin iki senaristinden biri olan Tony McNamara’nın ilk kez 2008 yılında sahnelenen ve Catherine The Great’i konu olan tiyatro oyunu daha sonra yine McNamara’nın kaleminden çıkan ve yazımızda bahsedeceğimiz The Great dizisine ön ayak oldu. Yorgos Lanthimos, Tony McNamara’nın The Great için yazmış olduğu ilk senaryoyu okuduktan sonra, senaristi filmin kadrosuna dahil etti. Tony McNamara, ayrıca geçtiğimiz sene vizyona giren Emma Stone’lu Cruella filminin de senaristlerinden de biri. Bu girizgahın ardından, lafı uzatmadan, hazır 3. sezonu da yoldayken sizlere muhteşem bir komedi dizisi olan The Great’i tanıtmak isteriz.

Diziye geçmeden önce ilk olarak Catherine The Great kimdir, kısaca ondan bahsedelim. 2. Catherine olarak da bilinen ve Rusya’nın son imparatoriçesi olan Catherine The Great, 1762 – 1796 yılları arasında hüküm sürdü. 34 sene süren hükümdarlığı ile Rusya tarihinde en uzun süre hüküm süren imparatoriçe oldu. Kocası 3. Peter’i bir darbe ile devirerek iktidara geldi. Aydınlanma fikirlerinden ilham aldığı uzun saltanatı süresince Rusya, birçok yeni şehir, üniversite ve tiyatronun kurulmasına yol açan bir kültür ve bilim rönesansına şahit oldu. Yine 2. Catherine iktidarı sırasında Rusya Avrupa’nın en büyük güçlerinden biri haline geldi.

Diziye geçecek olursak; The Handmaid’s Tale, Ramy, Castle Rock vb. gibi Hulu’nun yapımlarından biri olan The Great, temel olarak Catherine’nın evlilik sebebiyle Rusya’ya gidişi ve 3. Peter ile evlenip, ardından bir darbe ile onu tahttan indirerek tahta çıkma sürecini anlatıyor. Anlatıyor dediğime bakmayın, dizi tarihe neredeyse teğet geçiyor diyebiliriz. Diziye başlarken The Crown ya da HBO’nun en iyi dizilerinden biri olan Rome gibi bir dizi ile karşılaşmayı ummayın. Bir komedi dizisi olan The Great, bildiğimiz klasik tarihi dizilerden çok farklı. Yukarıda bahsetmiş olduğum The Favourite da tarihsel gerçeklikleri kimi yerde göz ardı edebiliyordu. The Great bunu bir tık daha ileriye götürerek Catherine ve Peter’ın evliliği ile Catherine’in imparatoriçe olduğu dönemin sadece en temel öğelerini alarak, geriye kalan bütün tarihi baştan yazıyor adeta. Hatta dizinin ilk sezonunun tam adı “The Great: An Occasionally True Story” iken ikinci sezonu ise “The Great: An Almost Entirely Untrue Story” olarak adlandırıldı.

Dizi, Alman Catherine’in Rusya’ya gelişi ve Peter ile evlenmesiyle başlıyor demiştik. İyi kalpli, bilimi ve yenilikçi fikirleri seven Catherine başlangıçta Peter’ı adeta peri masallarından fırlamış bir prens olarak hayal etmektedir. Rusya’ya iyi bir eş olmak ve bir aile kurmak niyetiyle gelir. Ancak Peter’ın hayalindekinden çok uzakta, olgunlaşmamış, pek çok konuda bilgisiz ve şiddet göstermeyi seven biri olduğunu keşfeder. Bu keşif ile birlikte bir uyanış yaşayan idealist Catherine, yenilikçi fikirlerini çökmekte olan Rusya’ya uygulamak amacıyla bir darbe planlamaya başlar. Bazen aşırıya kaçan optimistliği ve Rusya’nın soğuk iklimine ve bir o kadarda kendisine yabancı olan kültürüne ayak uydurmakta zorluk çekmesi sebebiyle bu planlanan darbe kolay gerçekleşmeyecektir.

Peki dizinin mizahı nasıl? Dizinin önemli komedi unsurlarından biri Rus halkı ve genel olarak halkın pek çok konuda cahiliyetinden geliyor. Matbaa makinesinden korkan, su çiçeğinin tek tedavisinin ölüm olduğunu düşünen, timsahı kıyamet alameti sanan bir Rus halkı var dizide. Dizi bu yönüyle sizi güldürmeyi gerçekten başarıyor. Bunun yanı sıra, kadroda açık ara komedi yükünün en ağır olduğu isimlerden biri olan Nicholas Hoult’un hayat verdiği 3. Peter, yine dizinin başlıca komedi unsurları arasında. Peter’ın beceriksiz bir imparator oluşu, ölen annesi ile olan ilginç bağı, umursamazlık ve yaptıklarının bedelini ödememe konusunda bir dünya markası oluşu da dizinin mizahının önemli unsurlarından. Keskin, zekice yazılmış diyaloglara ve kara komediyle karışık daha hicivli bir tona sahip. Eğer, Hailee Steinfeld’li Dickinson ya da bu sene yayınlanan Our Flags Means Death tarzı bir mizah seviyorsanız, The Great durdurup yoğun kahkahalarla güleceğiniz pek çok anı size vaat ediyor.

Bunun yanı sıra, şiddetten de pek çekinen bir dizi değil The Great. Komedi unsuru olmasının yanı sıra, Catherine ve Elizabeth’in askerlere yaptığı ziyaret ya da benim için en vurucu bölümlerden biri olan su çiçeği salgının yer aldığı bölümde olduğu gibi drama sıra geldiğinde de elini korkak alıştırmıyor. Özellikle de su çiçeği salgınında bilgisizliğin getirdiği yıkımı, yönetici sınıf ve halkın arasındaki uçurumu da gözler önüne seriyor. Bunun yanı sıra, 18. yüzyıl Rusya’sında ve genel olarak o çağlarda kadın olmanın -ister saray çalışanı olsun isterse imparatorun eşi- ne anlama geldiğini de mizahla harmanlayarak izleyene sunuyor.

Oyuncu kadrosu demiştik. Nicholas Hoult ve Elle Fanning gerçekten de güneş gibi parlıyor dizi içerisinde. Dizi iki başrolüne her iki sezonunda da Emmy ve Golden Globe başta olmak üzere pek çok adaylıklar ve ödüller getirdi. Nicholas Hoult’un Mad Max: Fury Road, Warm Bodies ve Skins gibi film ve dizilerinden dolayı ben de bir kredisi olsa da, Fox’un X-Men serisindeki Beast/Hank McCoy performansı ile kredisini bir tık yitirmişti. Ancak The Great ile kendisine en soğuk olanlarda bile takdir kazanacaktır. Elle Fanning ise Catherine olarak dizinin baş yıldızı. Catherine’in kararlılığını, aşırı iyi kalpli ve bardağa dolu tarafından bakmaya çalışan hallerini kusursuzca taşıyor ekrana. Komedinin yanı sıra, dizinin bir anda izleyeni çarpan dramatik sahnelerini de kusursuzca taşıyor Elle Fanning. Bu ikilinin yanı sıra Phoebe Fox, Bohemian Rhapsody’den Brian May olarak hatırlayabileceğiniz Gwilym Lee, Charity Wakefield, Elizabeth’e can veren Belinda Bromilow gibi yardımcı oyuncu kadrosu da dizi içerisinde kusursuz işliyor.

Komedi yeteneği çok güçlü olan oyuncu kadrosu, senaryosunun ve mizahının seçkinliği ve bir de üstüne ince ince işlenen sanat yönetmenliği ile gözlerinizi kamaştıracak. Dizinin sanat ekibinin nasıl çalıştığını görmeniz açısından şu videoyu tavsiye ederim.

karasaga.com

Dizinin en büyük ve belki de tek handikabı ise bölümlerin süresi. Bütün bölümler ortalama 50 dakikadan oluşuyor ki bu süre bir komedi dizisi için bir hayli uzun. Ancak ilk bölümden itibaren, diziyi izlerken bölümlerin bu sürelerini bana hissettirdiğini söyleyemem. Adeta bir su gibi akıp gidiyor dizi. Ancak hemen ilk bölümden, diziye giremeyen izleyiciler, bu uzun süreleri az da olsa hissedecektir. Bunun dışında benim kişisel görüşüm; ikinci sezonun ilk sezona göre bir tık daha aşağıda olduğu. Ancak bu öyle büyük ve iç karartıcı bir düşüş kesinlikle değil. Sadece iki yan karaktere yazılan arkların sezon sonunda pek bir yere bağlanamıyor oluşu benim için ikinci sezonu çok az da olsa aşağıya çekiyor. Bunun yanı sıra, ikinci sezonun finali o kadar ilginç bir noktada bitti ki üçüncü sezonu iple çekiyorum.

Son olarak, dizi tarihi teğet geçiyor demiştik. Örneğin, dizide 3. Peter’ın babası olarak tanıtılan Peter The Great gerçekte babası değil, büyük büyük babası olarak biliniyor. Bunun yanı sıra, dizide Peter’ın neden böyle biri olduğu sorusuna cevap olan Peter’ın korkunç annesi tarihte Peter’ı doğururken ölmüş. Yine tarihe göre, Catherine ve Peter’ın evliliği 17 sene sürüyor. Bu 17 yılın sonunda darbe yaşanıyor. Dizi ise bu 17 yılı beklememeye karar vermiş olacak ki, ilk sezonun sonunu darbe ile bitirmiş olduk. Yine dizide önemli bir yeri olan ve benim de favori karakterim olan Peter’ın teyzesi Elizabeth, dizide darbe sonrası da sarayda önemli bir yere sahip olsa da gerçekte yeğeni Peter’ı tahta çıkartırken hayata gözlerini yummuş. Tabii, en önemlisi ise gerçek Catherine The Great’in dizideki kadar “minnoş” ve yenilikçi olmadığı gerçeği. Dizide bir nevi doğru olarak ele alınanlar ise Catherine ve hakkında çıkan ilginç dedikodular diyebiliriz. Dizide de uzun uzun anlatılan at ile ilgili dedikodular, tarihten ilham alınanlar arasında. Bunun yanı sıra gerçek 3. Peter’ın da dizideki tasvir edilen 3. Peter’e benzer bir karaktere sahip olduğu biliniyor.

The Great’in, 3. sezonu yolda. Tony McNamara’nın verdiği röportajlara göre, dizinin 6 sezon sürmesi planlanıyor. Dizi, 6. sezonunu görür mü, bilinmez ancak hazır 3. sezonu beklerken 10’ar bölümden oluşan ilk iki sezon sizleri bekliyor.

“huzzah!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir